24 Nisan 2010 Cumartesi

artık..














güzel şeyler oluyo..
daha da güzelleri olucak..
en güzelleri olucak..
ben kötülere bakıp gülücem..
kötüler geride kaldı...
nasırlarımı söktüm en dibinden..
artık kalbim bir bebeğin poposu kadar pürüzsüz ve yumuşak..


21 Nisan 2010 Çarşamba

yarım kollu atletin engellediği aşk için isyan eder bu yürek..

kuşların cıvıldadığı, aşıkların elele dolandığı, heryerin rengarenklendiği şu güzel nisan gününde ben salya sümük ateşli mateşli bi gribe tutulmuş durumdayım..burun kenarlarım kauçuk kıvamını çoktan aldı bile..hayır anlamadığım şey bu kadar sümük nerden çıkıyo arkadaş..sümük üreten dokumu aldırmak istiyorum..

okula gitmek için giyindim ayakkabıya kadar..sonraa "öff yeeaa ne gitçem zaten hastayım,ya mendile ulaşamadan hapşurursam rezil olurum..zaten bu halde ders mers almaz kafam" diye vazgeçirdim kendimi..ve bunu sabah 9 ve öğlen 12 olmak üzere iki kere yaptım..nasıl bi meretmişsin sen a grip..can grip canan grip..kaşları keman sevgisi yaman grip..sevme ulan artık beni..

neyse sevgli okuyan..ben de dedim ki madem evdeyim en gereksiz işlerle uğraşıyım..mynet in falan galerilerine girip lady gaga rihanna biraz da bikinili hatun fotoğrafı baktım..hep fotoşop ama ben sana söliyim..öyle kadın mı olur?! sonra az şarkı indiriyim de canım sıkıldımıydı dinlerim dedim..öyle 80ler 90lar bişeyler indirdim..sonra en sevdiğim 4 tanesine karar verdim..işte farilya nın en sevdiği eskisel dans etmelik şarkılar,


mr.president - coco jambo

alphaville - big in japan
ace of base - all that she wants
the human league - dont you want me


ben bugün hep bunları dinliycem..arada da mynet in hürriyetin galerilerine bakıcam..bütün erkeklerin biraz emrah, bütün kadınlarınsa bi parça seren serengil olduğu bi dünya da yaşamak istiyorum..

bak güllüme ne de güzel yakışmış leoparlı gibi kazağı..gül cemaline kurban olduğum..söyle de abilerin ablaların duysun ne güzel söylediğini..

*ceren'e :)

4 Nisan 2010 Pazar

jera söyledi..hasata az kalmış..

cerenle yürüyoruz kadıköy rıhtıma doğru..siyah şalvarlı, takkeli, boynunda puşi bi amca oturmuş kaldırım kenarına, kitap okuyo..ama ben biliyorum bu adamı..bi kere daha görmüştük kadıköy'de o zaman ceren anlatmıştı bana..aslında bu amca bizim okulun hazırlığında öğretim görevlisiymiş..ingiliz..bi gün düzen karşıtı bi yürüyüş çıkıyo büyük çoğunluğu apolitik olan okulda..bu amca da en önlerde bi pankart açıyo..pankartta yazan şeyler "bu güzel ülkenin güzel insanlarına hakettiklerini verin.." kıvamında..zaten protest bi imajı var adamın..sonra noluyosa oluyo işlerine gelmeyince kapının önüne koyuveriyolar adamcağızı..tek yaptığı şey bizim ülkemizde bizi savunmak..işin bu kısmı ayrı utanç verici..yazmak istemiyorum bile bu mevzularda..neyse biz önce bi yürüdük geçtik yanından sonra ben bi daha döndüm baktım..amcanın ( yazının devamında steve olsun adı.) yanında üstünde garip şekiller olan taşlar var..siyah bi örtünün üstüne dizmiş..fal 1 lira yazıyo..ceren dedim gel bakalım neymiş..o sırada baktık steve in yanında bi adam gelmiş..böyle bildiğin yurdum hanzosu bi tip..işte steve anlatıyo yarım yamalak türkçesiyle..niyet tut, bi taş seç 10 dan 29 e bi sayı tut falan..ama şöyle bi mevzu var ki çıkan taşın anlamını fal baktıran kişi okumalı.bunun da gayet basit bi sebebi var..adamın türkçesi çok yeterli değil, sadece anlaşılıcak kadar..o yüzden de taşların anlamlarını dosyalamış..hangisi çıkarsa alıyosun okuyosun..hanzo böyle bi abuk subuk konuşmaya başladı.." ben okucaksam ne anladım o zaman ben sana elli kuruş veriyim.." falan diyo ağzını yaya yaya, suratında gerzek bi sırıtmayla..steve sinirlendi böyle olunca ama adamın siniri bile bi garip..gülümseyerek sinirlenen insan da görmüş oldum bu ahir ömrümde..ver tamam ok istemiyorum falan dedi çekti hanzonun elinden dosyayı..buraya kadar izliyorum ben..sonra hanzo bir lirayı steve in önüne attı ki dilenciye öyle para fırlatmazsın öyle bi şekil..ben burda dayanamadım artık girdim mevzuya.."bu yaptığınız gerçek bi saygısızlık ama" gibi bi cümle kurdum..ki insan olana kurulur o cümle ama hanzo yine gevrek sırıtışıyla "senden mi öğrenecem saygıyı" gibilerden bişeyler geveledi..derken ceren girdi mevzuya..falan filan neyse işte böyle bağrıştık karşılıklı..sonra uzatmıyim işte defoldu gitti it..elim ayağım titredi sinirden..steve sakin ol bak ben sakinim diyo ve huşu içinde gülümsüyo falan..bi garip bi ortamdı..

önemli olan burdan sonrası..it gittikten sonra biz başladık steve le konuşmaya..dedim nası oluyo bu iş..nedir..nasıl yapılır..anlattı bize de..niyetimi geçirdim aklımdan..bi taş gösterdim..sonra aklımdan geçen sayıyı söyledim..tuttuğum taştan itibaren saydı taşları steve..jera..pozitif taş..hasat taşı..sonra verdi bana dosyayı okudum..aklımda kaldığı kadarıyla şöyle bişeylerdi..bu zamana kadar ekinlerini ektin..büyümesini bekledin..hasat zamanına az kaldı..sabırlı ol..yarı yolda bırakma ve acele etme..zamanı geldiğinde bereketli bi hasat olucak..şöyle söyleyebilirim sevgili okuyan..gerçek anlamıyla kafamdan geçen şeye cuk diye oturdu..( cerenle mevzuyu kritik ederken sordum..onunki de başarılıymış..) hadi herşeyi geçtim..mevzu niyettir..fal bahanedir..taşların kerameti vardır..ya da düzmecedir..olay bu değil..o andan itibaren sanki devasa bi enerjiyle kaplandı bütün zihnim ve bedenim..böyle bi aptal oldum..artık sebep steve in akıl almaz pozitifliği ve gülümsemesi mi yoksa işin harbiden tinsel bi boyutu var mı bilmiyorum..ama gerçekten etkileyiciydi..

ps: sonradan baktım araştırdım falan rune taşlarıymış..geleceği ve merak edileni haber veren kahin taşlarmış..daha çok şey bilmek için buraya ya da buraya bakın derim..


bu postun şarkısı da bu olsun..





( valentayn ya hep valentayn..ha paşama ha ağama..gözünü yediğim valentayn!! o kadar uğraş sonra valentayn..)