28 Mart 2009 Cumartesi

yaratıcı mısın ne!!


Ne ararsın a benim yavrum ceylanım
Elin adamlarında
Sevgi dediğine bir bak zaten etrafında
Leyla'ya mecnun göçeli çok oldu
İmkansız artık onların aşkını arama
Hani çocuktuk saftık
Aşk var sanardık ama artık
Nahımda var aşk vazgeç arama sorma.



canısım tarafından az önce bana yazıldı bi dakkada falan heralde..dünyadaki en güzel akrostiş bu artık!! bi de öteki canısım var o da kelopatra saçlı olan..tahsil uğruna edirneye gitti bizi bırakıp ama yakın zamanda gelicek işallah yamacımıza:)

bi kısıra tav oldum..

az önce camda sigara içerken karşıki apartmana annesiyle giren bi çocuk gördüm..10 yaşlarında falan..annesinin elinde bi pastane poşeti..anne önde oğul arkada girdiler içeri..


ne zordur tanımadığın eve aile oturmasına gitmek..tanımadığın insanlar..tanımadığın eşyalar..o da ev aslında, televizyon falan var ama bi garip..ev sahibi de anne ama başka gibi sanki..yaşıtın çocuk varsa zaten zor..

bu işkencenin iki türü var..çocuklu ev..çocuksuz ev..eğer çocuklu eve düştüysen herşey daha da zor.."hadi bakalım farilya,bak kardeş seninle aynı yaşta hadi tanışın kardeş kardeş oynayın..." bi dakka ya..ben bu çocuğu tanımıyorum ayrıca nerden kardeşim oluyo..bi de gıcık bi tipi var..oyun oynamaya kalksak kesin mızıkır..evin annesi sürekli kendi çocuğundan bahseder..buna karşılık misafir anne karşı atağa geçer (benim ki bu konuda fenaydı,nice anneler yitip gitti karşısında)..kek kurbiye falan vardır, kısır olmazsa olmazdır..sürekli bişeyler ikram edilir..sürekli bi ısrar..çocuk kendisi olmaktan çıkar..yabancı bi otlağa salıverilmiş küçük bi ceylan yavrusundan bi farkı kalmaz..

bi de çocuksuz eve gidilen misafirlik var ki diğerine her zaman tercih etmişimdir..bu evler genelde yaşlı teyze evleridir..küçüklüğümden beri çok sevmişimdir yaşlı teyze evlerini..eşyaların sanki ruhu vardır, heryerde bi anı..genelde siyah beyaz fotoğraflar..en sevdiğim yaşlı teyze evi burda bahsettiğim elif teyzenin eviydi..camlı bi dolap vardı..bi sürü likör şişeşi bi de fotoğraflar vardı içinde..sonra salonun duvarındaki devasa (gerçekten devasa) tablo..ne zaman gitsem kitlenip kalırdım..

neyse kısaca çocukken anneyle misafirliğe gitmek tam bi kaostur:)

27 Mart 2009 Cuma

küçük bi kız bööle vs toz bulutu adam..





hüzünler başıma vurdu yine..bir garip hal içindeyim dünden beri..bayadır konuşmuyoduk kendisiyle ki sık sık konuşmayı gerektiricek bi mıçmıçlığımız da yok zaten..

bi sebepten dubai hayali peşine düşmüştüm..nerde yenilir,nerde eğlenilir, hangi ev kaç para..böyle uzayıp giden bi araştırma içindeydim..ki ona rastladım..genç bi adam..türkiye den göçmüş gitmiş..dubai de yaşamaya başlamış..macerasını yazıyo..nereleri görmüş, neler yaşamış, ne yemiş,ne içmiş..güzel de yazıyo..bi yandan hem çalıyo hem söylüyo..hep dinlediğim şarkı onun en sevdiği..eğlenceli, sanki ben gibi..sonra hiç yapmadığım bişey yapıyorum ve iletişime geçiyorum..msn denen merette konuşmaya başlıyoruz..ukala,narsist, burnu bi karış havada..sanki herşeyin en iyisini o biliyo gibi..ben "küçük bi kız bööle" yim ona göre..öğrenmem gereken çok şey var onun engin bilgi deryasının yanında..benimki bi nevi sidik yarışı..en az senin kadar olgunum demeye çalışıyorum..nedense hep çuvallıyorum..bi şekilde üste çıkmayı başarıyo her defasında..ama yine de kabul etmiyorum yenilgiyi..laf yetiştiriyorum sürekli ama o son sözü söylemiş konuyu kapamış bile çoktan..

böyle böyle ben bi garip oluyorum..hoşlanmak, aşık olmak..hayır..bunlar diil ama farklı bişey..laf yetiştirilmesi zor, ağzı laf yapan küçük kız ilk defa biriyle tartışırken zorlanıyo..kitlenip kalıyo çoğu kez..adam bi bambaşka..benim durduğum yerde o bi toz bulutu..içinden cümleler çıkan bi toz bulutu..o öyle diyo kendisine..kadınlarla arkadaş olamam diyo..ben dişifobiksin diyorum kabul etmiyo..türkiye ye geldiğinde beraber kahve içmekle tehdit ediyorum..gülüyo..

toz bulutu evlenmiş..dün karşılaştık uzun aradan sonra msn de..evlendim de geldim dedi..güldüm..

çaldırıp kapatsaydı ben arardım..

az önce evde öle dolanırken telefon çaldı..507 li bi numara baktım numarayı tanımıyorum..ne zaman tanımadığım bi numara arasa böyle bi gerilirim..çaldı baya sonra belki önemlidir diye açtım..tam alo dedim ki dumurlardan dumur beğendim..


"merhaba sevgili üsküdarlı, ben yılmaz bayat, saadet partisi üsküdar belediye başkan adayı, bilmem kaç yıl üsküdar belediye başkanlığı yaptıktan sonra ısrarlara dayanamadım ve yeniden aday oldum..daha güzel bi üsküdar adına desteklerinizi bekiliyorum saygı ve sevgilerimi sunuyorum.."

bu tarz bişeyler söyledi..bi de arada böyle tutuluyo falan..hayır ne kadar zor olabilir muhtemelen bi yerden okuyosun yılmazcım..

adam üşenmemiş sesini kaydetmiş ev ev dolaşıyo..yanlız yılmazı tebrik ediyorum çok başarılı bi seçim propagandası..bi telefon etti beni benden aldı..o hülyalı sesiyle yerle bir etti kafamdaki olumsuz imajını..sanırım oyumu ona vericem..hem ben kadıköy sınırına daha yakın oturuyorum heralde ondan büyük düşünemedim bu zamana kadar..vay bana vaylar bana..



ps:acaba o numarayı geri arasam bitanem yılmazımla 2 dakika da olsa hoşbeş edebilir miyim?!..

26 Mart 2009 Perşembe

sıkıntıdan kaset yapan çocuk..

küçücüktüm (12 yaş civarı sanırım) işi gücü bırakır radyodan kasete şarkı kaydederdim..(sting le aerosmith le ve daha birçoklarıyla ilk bu yolla tanıştım..) countdown ingilizce kitap setinin yanında verilen kasetler favorimdi..çünkü artık nası tabir edilir bilemem ama çok uzun kayıt yapabiliyodum..şerit uzundu dersem bi nebze anlatmış olurum heralde..hayır ne işime yarıcaksa..bi ton kasetim olmuştu bi de kapak falan yapıyodum onlara..A tarafındaki şarkıları B tarafındakileri falan yazıyodum..çocuktum ve günlerim sıkıcı geçiyodu heralde..

şimdi biri çıksa bana dese ki madam farilya öyle bi kaset doldur ki bi tarafı oynak bi tarafı ağlamalı gibi,hüzünlü gibi olsun..heralde içinde bunlar olurdu..

A (oynak)
1. shantel- disco boy
2. honeyhoney-little toy gun
3. gogol bordello- start wearing purple
4. vaya con dios- nah neh nah (böyle miydi ki adı..)
5. ray charles- hit the road jack
6. truth hurts- addictive
7. david guetta- love is gone

B (hüzünlü gibi)
1. Hypnogaja - Here Comes The Rain Again
2. portishead- roads
3. coldplay- the scientist
4. nina simone-ne me quitte pas
5. alanis morissette- utopia
6. blonde redhead- misery is a butterfly
7. the knife- marble house
8. nancy sinatra- bang bang

25 Mart 2009 Çarşamba

*ben kimim, mim, mim, mi, m..

yazmaya başladığımdan beri görüyorum bloglarda, insanlar mimleniyo, neşe içinde yazıyolar, mimleri paslıyolar..ve yaşasın ki ben de sonunda mimlendim kelebenk tarafından..bi saadet bi heyecan..hemen yazıyım bari, ben kimim :)

*çok da bi olayı olmayan eğlencelik, havadan sudan, her telden bi insanım..gün gelir mal gibi tüm gün kıçımı kaldırmazken gün gelir fotoğraftaki gibi bi enerji patlaması yaşar dağ tepe koşarım..

*kulağımın ayarı yoktur..portisheadle melankolinin dibine vurmuşken backstreet boysla coşarım..

* arada monopoly yle aldatsam da tam bi tabu severim..ortamdaki adam sayısı çiftse hemen tabu diyerekten mızırdamaya başlarım..

*sakin, uysal, kedi gibi biri olmama rağmen, lanet damarıma basıldığında pislik bi insana dönüşürüm..(ben de yakınlarda farkettim bunu..)

*tatlı krizim geldi mi gözüm kararır tehlikeli olurum..(geçen gece bulamadım bişi dolapta,yokluktan kuru incir yedim çılgınlar gibi, ki nefret ederim)

*hal böyleyken nutellaya aşkla bağlı olan kızlardan hazetmem..ananın karnında nutella mı yiyodun acaba çocuum..

*bazen lanet, kimi kimi eğlenceli ama herşeye rağmen can bi arkadaşımdır..hayır megoloman diilim:)

*gerçek bi üşengecim..işler yürür hayat felsefem..dakik, disiplinli ve kıpır kıpır insana özenmem onu sukunete davet ederim..

*ayaklarım 41 numara..boyum 1.75..topuklu ayakkabı benim için ütopya..(2 tane var gerçi ama nerde ne zaman giyicem tam bi muallak)

*dengesiz terazilerdenim..hiç bi ruhsal modum 15 dakkadan fazla sürmez..süremez..

*zaman zaman dünyanın en mal insanıyım..biri bişey söyler kitlenirim cevap veremem..ya da öle bişi patlatırım ki tam dumurluk..mallık ruhumda..

*bildiğim bişeyi unuttuysam (birinin adı,şarkı sözü,film adı....) ve dilimin ucudaysa zaman durur hayat kararır..hatırlayana kadar ben benden geçerim..

*gerçek bi platoniğim..seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli bebeğim..

*haliyle çıkma lafından tiksinirim..en az "aşkım" dan tiksindiğim kadar..çıkmak ne demek yaa..sevişiyoruz desene a benim gülüm..

*gökten düşen üç elmadan biriyim..hem akıllı hem deliyim..hem söyler hem gülerim..sevdim mi tam severim,sildim mi de bir kalem de:)

ben daha neler nelerim aslında ama sıkıldım..bu kadar benliğime dönüş yetti bana..

vee hep yapmak istediğim şeyi yapıyorum ve mimi paslıyorum..

nurdan , ayşegül , digital kelebek , çatlakkromozom , cesetizleri , nina


paşa gönlünüz isterse yazın bakalım:)

olsa da dinlesek..

böyle bi şarkı türkü olsun kafamı dinliyim..kendime döniyim, dimağım parlasın, düşüncelerim yerine otursun..hafiften nirvanaya yanaşayım dediğim de açar açar dinlerim..dinledikçe dinlenirim..
(özellikle yan kısımdaki albüm kapağına sahip müzikyapar bi bambaşka..)

afterlife- speck of gold
angel tears- mystic desire
cem adrian- aspiration
oi va voi - d'ror yikra
telepopmusik- swamp
gunnar madsen- anna
doves- m62 song


24 Mart 2009 Salı

film hilesi onlar valla bak efekt !!

hani böyle filmlerde olur ya esas kız uyuyodur..eli umarsızca avuç yukarı bakıcak şekilde kafanın yanındadır..saçlar nasıl olduysa mükemmel bi şekilde yastığa serpiştirilmiştir..rüya da cennet bahçelerinin ballı ırmaklarını mı görüyo artık bilinmez, suratında bi tebessüm..sonra sabah bi uyanır, pürüsüz bi ten, yine aynı dehşetengiz tebessüm..böyle yeni güne merhaba dercesine gerinir falan..saçlar dağılmış gibi aslında ama on numara..esas oğlanla çılgın bi gece geçirilmiştir ama nasıl oluyosa halan daha nur akmaktadır kızımızın yüzünden..böyle şıkır şıkır parlamaktadır..

bu esas kız denen meret ağladığı zaman da hiçbi zaman salya sümük ağlamaz..devasa bi asalet içinde inci taneleri gibi akıtır gözyaşlarını..ulan terketti herif seni, ağzına geleni söyledi..hem de boynuzlandın..o kadar emek verdin ama çekti gitti bok gibi kaldın bi başına..nası bi direnç mekanizmasıdır..onlar nasıl yüz kaslarıdır da esas kız sıfır ifadeyle gözyaşı akıtır..zira buna ağlamak denemez..

valla ben sabahları uyandığımda yüzüme bakılıcak halim olmuyo..lanetliğin doruklarında bi surat..gözler bi süre tam kapasiteyle açılamıyo..bırak tebessümü hayati işlev sağlayan mekanizma bi kaç dakka sonra kendine geliyo..saçlardan hiç bahsetmiyorum bile..ağladığım zamanda höykürerek ağlıyorum..suratım kıpkırmızı oluyo sümüğüm falan akıyo..karşımdakinde şevkat duygusu yerine acıma duygusu uyandırıyorum gibi bişeyler..

biliyorum onlar film..aslında o kız hiç uyumadı..ya da hiçbi zaman gerçekten ağlamadı..spreyi falan vardır belki..ama insan özeniyo işte..amaan avare dünya..

ona kısaca U.S.A diyin..

bu kadar şey yazdım ama seni yazmadım..düşünmedim diil aslında ama havadan sudan yazmak kolay..seni yazmak, sana yazmak zor..aslında doğru kelime zor da diil sanki..ama bi garip işte sen bildin beni..herşeyimi bildiğin gibi..gözlerimden içimi gördüğün gibi..

bundan yaklaşık olarak 10 sene önce falandı sanırım..iki tane küçük kız tatile gelmişler..doğru dürüst arkadaş yok..zaten teyzeden amcadan geçilmiyo site..yaşıtımız adam yok ki arkadaşımız olsun..şıpır şıpır yüzerken nolduğunu kesinlikle hatırlayamadığım bi şekilde arkadaş olduk..yani ne biliyim küçük çocuklarda vardır ya "arkadaş olalım mı?" ya da ne biliyim "aa senin adın ne?"..bu klişeler olmadı bizde..adını bile nası öğrendiğimi hatırlamıyorum desem abartmış olmam..belki de çok zaman geçti ondandır..sonrası malum aradan geçen yıllar, yıllar geçtikçe gözle görülücek kadar güçlenen bağ..

büyüdük kazık kadar olduk ama hürpa da ki iki küçük salak kızdan bi farkımız yok hala..en boktan anlarımız da bile birbirimizi güldürebiliyosak..üç kuruş paramız olduğunda paylaşıyosak..aynı şeylere kıl olup, aynı filme ağlıyosak..ve bütün bunları yaparken farklıyı seçtiğimizde anlayıp saygı duyuyosak,dost muyuz ne asutum??

dost dediğin garip şey..biyerden sonra kendinden daha çok güvenir oluyosun dosta..ben sana güveniyorum dostum..biliyorum ki ne zaman kendimi bıraksam omzumda senin elin olucak..ya da ne zaman ayağıma kıramp girse sen beni sakinleştirmeye çalışıcaksın:) unutma biz sponge bob la patrick gibiyiz..millet kusana kadar inadına gülücez..hatta az önce yanımdaydın..güldük..ben kendimin içinde kaybolurken çat kapı geldin..sanki bildin mi ne?!

önümüzde upuzun yıllar var dostum..bize ait birsürü uzun yıl..ve ben sen istediğin sürece yanında olucam..

al işte iğrenç yazdım..lise yıllığındaki yazılara benzedi..pofff..ama saatlerce düşünsem böle cafcaflı kelimeler falan bulmaya çalışsam olmaz yine de..dedim ya seni yazmak zor be hacor..

(öykü atölyesi, "dostum, sana..)


yıllardan sonra gelene editimsi: hakkaten bok gibi yazmışım ama, bu ne be?!

23 Mart 2009 Pazartesi

geia sou!!!

yazasim geldi madem yazayım ne işim var ki? bu sefer de yunan kültüründen ve benim bu nadide kültüre olan sevgimden bahsediyim..seviyorum ben komşuyu..tarihte yaşanmışlık var bi nebze ama geçmiş gitmiş..karıştırmamak lazım..

bi aralar facebook denen merette pokere sarmıştım..her türlü yerden kültürden adam sohbet muhabbet ediyoduk..o zamanlar, ki pokerin facebook ta ilk başladığı zamanlara tekabül eder, şimdiki gibi kahve kültürü yoktu masalarda..ya da hatun düşürmek için gelen adam sayısı da azdı baya..neyse işte o zaman tanıştığım bi yunan arkadaşım vardı..canısı alex..turuncu peştemalli fotosuyla pek de bi şekerdi..muhabbeti de süpersonikti..havadan sudan konuşurduk arada yunanca öğretirdi bana üç beş..geia sou lar falan hava da uçuşuyodu çipleri süpürünce..sonra ben pokere girmemeye başladım koptuk gittik..ama belki desem ki hadi toparlan paros a geliyorum gelir mi ki acep? valla bence gelir o kadar çağırdı beni bebeğim..sagapo aleximou:)
neyse konu dağılmasın..ben severim yunanlıları..kültürlerini..adamlar akdenizli bi kere, eğlence adamı hepsi..nerde buzuki orda sirtaki modunda takılıyolar..yemek içmek müzik olsun isterse dünya batsın gibi bi tutumları var..ve mavi beyaz yunan adaları var bi de..santorini ve paros favori..henüz gitmedim ama bu gitmicem anlamına gelmez..kader kısmet tabi..

ayrıca devasa bi mitolojileri var..kimin eli kimin cebinde belli diil..hangi tanrı hangi tanrıyı öldürmüş.. kim neden kim tarafından yaratılmış, hangi tanrıca hangi tanrıyı kimle nerde boynuzlamış.. dallas gibi valla..mitoloji dersim saolsun daha da çok öğrenicem ne işime yarıcaksa artık:)

8.sınıftaydım galiba aşırı derece de sosyal ve sene sonu gösterisi manyağı okulum bi yunan okuluyla ortak dostuz biz konseptinde bi gösteri düzenlemişti..sosyal okulun sosyal öğrencisi ben de vardım..sahnenin arasında bi duvar vardı kartondan köpükten falan..biz "ipayiki kanis?" diye bağrınırkene yunanlı dostlarımız "orda kimse var mı?" diye bağırıyolardı..olayın sonunda duvarı yıktık falan hep bir olduk..(bir olunmıcak gibi diillerdi ama arkadaş seçip mi getirdiniz naptınız bi tanesi tipsiz olsun..bi tanesinin adı theo ydu havai gömlekli olan..her boku unuturum bunları unutmuyorum nası bi travmaysa..14 yaşındaki kızlar nası salça olmuştuk heriflere bok gibi ingilizcemizle..hayır bi de bizden büyüklerdi..ne bekliyoduk acaba?!)
ha bi de ananemin çok yakın bi arkadaşı var..madam eleftheria..ama elif teyze diyorum ben ona..alışkanlık..alem bi kadındı..ufacıktım daha "nesloş odun gibi yürüme bakıyım,valla koca bulamassın" derdi bana o çok tatlı yunan aksanıyla..kırismisla onların evinde tanıştım..bi keresinde paskalyada yunanistan dan yeğenleri gelmişti..onların çocuklarıyla beraber yumurta boyamıştık..sonra eşi aris amca göç etti diğer tarafa..çoluk çocuk da yok..yanlız kalınca atinaya döndü akrabalarının yanına..oha hüzünlendim resmen..dün gibi olan günler ne kadar uzakta kalmış..
hakkaten yazasim varmış benim..yani kıssadan hisse ben severim yunanlıları..

seviyo muyum, sevmiyo muyum??



ah benim canım kızım nil'im ne güzel yazmışın şarkıyı..(penti reklamında kıldım sana hafiften ama affettirdin kendini çirkin taze) ne de güzel anlatmışın kazık yiyen hatunun güçlüyüm ben aslanım kaplanım amaaaan bana bişi olmasın travmasını..ama iyi geldi be kankator..açıyorum sesi sonuna kadar bas bas çığlık ata ata söylüyorum..biz onlar için kek yapalım giderlerse komşuları gırtlaklayalım ama onlar yine de gitsin kafaya esince..(öyle kafayı vıcık diye ezmek lazım ama onlar da anne evladı yazık..)hem canları hem ciğerleri ol sona taksınlar kazığı..




amaaan kendimi bunun için mi yorucam ben kalbimi bunun için mi kırıcam ben..tabi ki de hayır..gloria gaynor dan sonra en birinci sensin nil:)

enerjimi emdirmem!!

bugün pazartesi..yeni hafta yeni hayat olsun..annemle ananemin evde olmamasından faydalanıp evde gözüme batan, enerjimi adeta vakumlayıp beni eciş bücüş bi gollum a çeviren, gereksiz, amaçsız ne kadar eşya varsa atıcam..biliyorum geldikleri zaman biri tutucak biri vurucak ama buna değer..hem napıyim, ben hiç bi zaman yapma çicek sevmedim bunu anlamalılardı..biraz sonra mental olarak kızgın kumlardan serin sulara atlıycam:)



22 Mart 2009 Pazar

bebekleri boyamayın!!!

amerika'nın paraya ve güzelliğe tapan hastalıklı bakış açısının yarattığı zavallı çocuklar onlar..hatta büyük bi çoğunluğu hala bebek kıvamında..o kadar küçükler yani..suratlarında bi ton makyaj, takma kirpikler, kafalarında devasa topuzlar..minnacık yumucak ellerinde french manikürlü takma tırnaklar..o kadar dehşet verici ki..sanki korku filminden fırlamış canlı porselen bebekler gibiler..suratlarında sahte gülümsemenin altında resmen acı var..henüz sokakta oynayıp dizlerini kanatıcak yaştalar ama acımasız ve gözü dönmüş annelerinin karşısında dans provası yapıyolar..


biliyorum fazla dramatik oldu ama başka türlüsü olamazdı durum o kadar vahim çünkü..dün little miss sunshine la ilgili bişiler okurken dikkatimi geçti..önce bi iki resimlere baktım..sonra bikaç tane vidyo izledim..o zaman durumun ne kadar vahim olduğunu daha iyi anladım..o fotoğrafları verirken gülen küçücük kızlar, gözlerine rimel sürülürken saçları yapılırken ağlıyolar..bi tanesini canavar annesi tutmuş omuzlarından silkeliyo daha iyisini yapabilirsin diye,ynaklarına küçük tokatlar atıyo..kuliste ağlayan kızlardaki nası bi şartlanmasya artık..sahneye çıktıklarında hepsinin suratında insanı buz gibi hissettiren aynı gülümseme..
ne diyebilirim ki başka..bu resmen çocuk suistimali..vahşet gibi bişi..ve daha da korkuncu bu bebekler büyüyüp anne olduklarında aynılarını kendi bebeklerine yapıcaklar..çünkü onlara dayatılan şeylerde aynı..para ve güzellikle gelen güç..

21 Mart 2009 Cumartesi

nevrotik serzenişlerden bir demet..

sıkıldım..çok sıkıldım hem de..gelenlerim geldi yine..başladım yazamaya bakalım neler geçicek aklımdan..bu bi nevi meditasyon gibi bişi aslında belki de meditasyon diildir adı..bilinmez..ama önemli olan hiç durmadan yazmak..durup düşünmeden yazmak gerekiyo..ve kesinlikle rahatlatıyo..
sanırım bıktım artık..söyle bakalım minik farilyacık nelerden bıktın? hemen cevaplıyım seni bitanecik içsesim..etrafımdakilerin mış gibi yapmalarından ama küçük beyinlerinin içindekilerin ne olduğunu az çok tahmin etmekten, hatta adım gibi bilmekten ama yine de göz yummaktan..hayatında sahip olduğu hiç bişeye kendi çabasıyla sahip olmamış ve sürekli başkalarının finansmanına ve menejerliğine ihtiyaç duyan zavallı insanlardan..kendisini, yaşını, yüzünü, bedenini inkar edenlerden..etrafındakilere ve daha da kötüsü kendine yarattığı vitrin akımken, özbenliği bokum olanlardan.. aylar geçmesine rağmen içimdeki mide bulantısıyla karışık şüpheden..ona bok gibi aşık olmama rağmen (ya da belki de aşk dildir çok yüksek dozda hoşlanmaçtır bilinmez) ötesinde berisinde kankator gibi dolanmaktan..içimden karşımdakinin kafasına kusmak gelirken kurallar uğruna canısı, cicisi, aslansın, kaplansın demekten..hergün aynı şeyleri yapmaktan..hayallerime ulaşamadan ölme korkusuyla yaşamaktan..derdimi anlatamamaktan..hep aynı şeyleri duymaktan..ama çözüm sunulmamasından..çözüm üretmeme izin verilmemesinden..hayatı görmezden gelip, kurduğu hayallerle yaşama tutunanların acınasılığına şahit olmaktan..ve kafasındaki bütün bokları gerçekleştirebilicek potansiyele sahip olmasına rağmen sürekli kendine bahaneler üreten sürekli erteleyen kendimden bıktım..

evet iç sesim ben bunlardan bıktım ve bunu kendime itiraf ediyorum..rahatladım mı?? çok diil..ama olsun yazmak iyidir..


ps: kişi ne yazıcanı bilemediği ve yavaşladığı zaman yazması gerekenler bitmiş demektir..uzatmanın anlamı yoktur..buralardan çekilip gidilmelidir..

20 Mart 2009 Cuma

canım ülkemin bitanecik celebrity leri..

*Kenan Evren "Genç Bakış" programında 36 kişinin idan kararı için "o idam kararlarını imzalarken ellerim hiç titremedi.." diyerek tarihimize buz gibi bi cümle kazandırdı.(2 yıl)

*Dönemin adalet bakanı Şevket Kazan (yandaki bıyıklı amca) 12 kişinin öldüğü ölüm oruçları devam ederken "kantinden malları stoklamışlar, bişey olmaz" dedi (12 yıl önce)

*yine(!) dönemin adalet bakanı Şevket Kazan "Irak'ta Kuran'ın yarısını ezberleyen mahkumlar tahliye ediliyor.biz de bunu uygulayabiliriz." dedi (14 yıl)

*Gülben Ergen "boşvere boşvere" şarkısının klibinde oynayan çocuk için "aslında maymun oynatıcaktık ama bulamadık..biz de zenci çocuk oynattık açıklamasını yaptı ( 11 yıl )


*Doğuş "müzikteki tek eksiğim opera.." dedi ( 5 yıl)

*Tansu Çiller meclis grubunda yaptığı bi konuşmasında "...ancak türkiye gibi bi ülkeyi halusanattan...bir tür hayali girişimlerle...halusi...halus...halis..." diye uzayıp giden bir dil dolanmasıyla bir türlü halusinasyon diyemedi (7 yıl)

*fatih Ürek, ziyaretine gittiği Asena'ya moral vermek için "hala bronzsun" dedi !!?? (5 yıl )

*Ahu Tuğba "çok paralar kazandım..ayı aldım, deve aldım, aslan aldım, daire fiyatına kürkler aldım.." diyerek parasını nasıl harcadığını özetledi ( 3 yıl)


*çok sayın (!) tayyip erdoğan "yılbaşına karşıyım.." dedi( 14 yıl )

*kayıtlara "kumkapı cinayeti "olarak geçen olayda eşi öldürülen Gülten Kızılkaya, cinayet sonrası dergilere vamp pozlar vermeye ve gazinolarda şarkı söylemeye başladı (13 yıl)

bu insanlar benim ülkemde ünlü..televizyona çıkıyolar..tanıyoruz..ve ne yazık ki konuşabiliyolar..

*kullanılan menba ise yeni yine yeniden uykusuz..

bitanesi, cantanesi !!??


*Halkın idolü robin hood olacağım.Başbakanlıktan, liderlikten hasediyorum!
*Kalbimin anahtarını okyanusa attım.Artık bilemem bir denizkızımı çıkarır ordan.
*Bugün 10 Kasım, Atatürk'ün 64. ölüm yılını şölenlerle kutluyoruz.
*Ben kıskanç bi delikanlıyım.Aslında mini etek kendisine çok yakışıyor.Mini etek giyiyor ama ben yırtmaçlısına kızıyorum.
*Bu bi şavaştır ve benim bu savaş filmindeki rolüm sakat sinektir
*Nihat Doğan sakal gibidir.Kestikçe daha gür çıkar.
*Bana bunu yapanı önce annesine sonra kız kardeşine sonra da yüce türk divanına havale ediyorum..edeceğim..evet daha etmedim.. edeceğim..
*Face to face görüşelim

evet canlarım..bu adam ünlü bi insan..halka mal olmuş (!) bi kişilik..ne biliyim şarkı söylüyo, hayranları falan var..varın gerisini siz düşünün..


ps: bu bilgimsi şeyler "uykusuz" isimli canısı mizah dergisinden edinilmiştir..siz de alın siz de okuyun derim ben..

19 Mart 2009 Perşembe

küçük sarı sihirli adam..


bu adamın nası bi sesi var arkadaş..tamam şarkıların sözleri de ayrı geçiriyo adama ama böle garip bi ses..erkek sesi ama biton hatununkinden daha bi içli daha bi derin..rüya gibi..yumuşacık ama bi yandan da balyoz kadar ağır..hüzünbaz gecelerde dinlenmeli, dinlendikçe daha çok ağlanmalı, ağlandıkça açılmalı, güzelleşmeli..bi daha yine yeni yeniden aşık olunmalı..


farilya için jay jay johanson top 5:
-far away
-alone again
-anytime anywhere
-marble house (the knife)
-believe in us
edit: ayrıca monochromatic katkısıyla "time will show me"..

vize vize diye nicesine sarıldım..

yapmam gereken şeyleri hiçbi zaman zamanında yapamıyorum..tembellik ve üşengeçlik karışımı bişeyden oluşmuşum zahir..mesela bugün iki tane vizem var..hem de baba derslerden..marketing management ve human resource management..ve ben geçen cumadan beri her akşam "evet yarın oturuyorum adam gibi çalışıyorum ikisine de.. yoksa patlıcam yine..evet evet yapabilirim diğerleri nasıl yapıyo..ben de oturup normal öğrenciler gibi ders çalışabilirim.." modunda takılıyorum..sonuçta noldu makus güne geldik ve ben henüz iki dersin de notlarının tek bi sayfasına bakmadım..marketing management a otobüste bakarım bi de yarım saatim falan kalıcak sınavdan önce..sınıftaki tüm hafta ineklemiş arkadaşlarımın soru ihtimalleri konulu tartışmasını da dinledim mi tamamdır.. human resource un sınavı altı da..bu da bana 3 saatlik bi çalışma süresi demek..hooopp canım kütüphane bitanem kütüphane..

patlıcam mı vizelerden? büyük ihtimal ama hayat güzel yaa bunu daha finalleri var :)

ps: halen daha burda bunları yazıyorum ders çalışmak yerine..ben nası mezun olucam a dostlar sorarım size??!!

18 Mart 2009 Çarşamba

canlar gider, adları şehit olur..

bugün 18 mart..çanakkale şehitlerini anma günü..tüm kanallardaki haberlerde şehitlikler gösteriliyo..hepsinde oğullarının mezarı başında ağlayan şehit anneleri..annelerden biri sitem dolu bi sesle cevap veriyo muhabire.."benim oğlum şehit oldu ne için? kim için?" ve sesindeki elle tutulur kırgınlıkve acı sanki tokat gibi.."doğru ya, vatan için.."

başka bi şehit annesi kameralara dert yanıyo..ulaşılmaz, dokunulmaz (!) başbakana sitemli..oğlunun mezarını gösteriyo..yüzü ıslak,acıdan ve öfkeden çatlamış sesiyle bağırıyo "onların oğulları sıcak yataklarında yatıyo,bak benim oğlum burda yatıyo.." ben burdan sonra iptal zaten..

evet onların oğulları sıcak yataklarında yatıyo, onların oğulları baba parasıyla bedelli askerlik yapıyo, onların oğullarının uçağı var,onların oğulları ne idüğü belirsiz ihalelerde milyon dolarlar kaldırıyo..tek ayrıcalıkları onların oğlu olmak..

soğuk toprağın altında yatan "bizim" oğullarımız, ışıklar içinde, huzur içinde uyuyun..mekanınız cennet olsun..

17 Mart 2009 Salı

"yeni doğanlara isimler" de son nokta

okan bayülgen ve eşi şirin kızımız çocuk bekliyolar tüm kamuoyunun gözüne sokulduğu üzere..ne kadar da güzel.. allah analı babalı büyütsün işallah, amin..hatta kadına resmen saygı duydum o hovarda, nerde akşam orda sabah adamı evinin kocası çocuğunun babası yapabildiği için..buraya kadar herşey gayet güzel..ancak çiçeği burnunda çiftimiz (!) ucundan kıyısından marjinal olduklarından olsa gerek doğucak kızlarının adını "İstanbul" koymaya kadar vermişler..neticede son derece yuuğnik ve bi o kadar da anlam ihtiva eden bi isim ama ben yadırgadım nedense.. belki de benim vizyonum dardır, hayata karşı at gözlüklerim vardır ondan garipsemişimdir..henüz annesinin karnında ikamet eden "İstanbul Bayülgen" e şimdiden sağlıklı ve mutlu uzun ömürler diliyim bari bitirirken..


alakasız edit: adamı fitil eden şeylerden birini yaşadım az önce..şu büyük mavi su damacanalarının çevre kısmındaki mavi aparat kopunca tepede kalan mavi yuvarlağı çıkarmaya çalışmak tam bi sabır işiymiş bunu anladım..zor çok zor..

16 Mart 2009 Pazartesi

madam farilya

başlarken rumuz dedi neslihan dedim..ama şimdi düşündüm de benden olsa olsa madam farilya olur..güneşin doğduğu yer..bense güneşi doğurmaya çalışan..başlıktaki resim santorini'den..dünya da güneşin en güzel battığı yerlerden bitanesi..bu da böyle gereksiz bi muamma olsun kendi içinde..

15 Mart 2009 Pazar

manik depresiften hallice!!

bugün farkettim ki kendimi toparlamayı öğrenmişim..bundan bikaç ay önce olsa iki gün yataktan çıkmaz, duş almaz ve çılgınlar gibi yemek yerdim..ama bugün gayet normal devam ettim hayata..sanki hiç bişi olmamış, hiç kırılmamışım gibi..ayakta kalmayı öğreniyorum galiba..bu ne kadar güzelmiş..gerçekten güçlü hissetmek..vitrin bi güçten bahsetmiyorum..mahsun bıçkınlığında yıkılmadım ayaktayım diil yani..yürekten gelen ve insanı kıpır kıpır yapan şey benim dediğim..ve sanırım ben de ondan bi miktar var..

bugün 5 haftadır süren uluslararası ticaret eğitimim bitti..zaten bu dönem hergün dersim var, o yetmedi bana bi de haftasonuna eğitim soktum..(aklımdan zorum var çünkü)..tam beş haftadır, haftanın yedi günü yeditepe'nin dağını taşını görüyorum..sabah uykusu denen şey nası bişey unuttum gibi..ama kendim için bişey yapmış olma duygusu güzel..ve artık tam üç tane kapı gibi(!) uluslarası ticaret sertifikam var (uluslararası ticaret, uluslararası ticaret hukuku ve uluslararası ticarette satış teknikleri..) tabi ki bu beş haftanın sonunda uluslararası ticaret eksperi olmadım ama kıyısından köşesinden bi fikrim oldu..en azından navlun, konşimento, 40 lık reefer kelimeleri benim için anlam ifade etmeye başladı..ya da ne biliyim satış yapmaya çalışırken amerikalının gönlü nası hoş tutulur, japon müşteri nası kafalanır ya da araplara nası ayar verilir de imza attırılır az çok biliyorum..

işte böyleyken böyle..ay içimde bi huzur bi neşe..bu hayra alamet diil pek ama sonuna kadar keyfini çıkarıcam içimden fışkıran pozitifliğin!!

yazarken..
nina simone-feeling good
gunnar madsen- anna

bir varmış bir de baktım yok..

saat biri geçti..vampirle görüşme'yi izledim..uyku bastırdı ve yapıcak hiçbişeyim yok..yatmaya hazırlanıyodum..telefon çaldı..heycanlandım ve sadece otuz saniye sürdü..meğerse alakasızmış bana ulaşma isteğinin sebebi..baştaki sesim küçüldü küçüldü ufacık kaldı konuşurken..ama gururluyum ya güçlüyüm ya hemen farkettim sesimdeki düşüşü ve toparladım..muhteşem neşemi yerleştirdim aptal sesime..lanet olası diyalog bitti..telefonu kapadım..dondum kaldım..aptalım ben..hem de su katılmamış bi aptal..çift katlı bi otobüs üstümden geçseydi daha az acırdım belki de..o adam benim arkadaşım ve öyle kalıcak..buna inanmalıyım ve yetinmeliyim..
ve ben hala bu şarkıyı dinliyorum aptallık da diil bu..adı olmayan acınası bi hal içindeyim..çıkmak istiyorum artık nerdeysem ordan..yapmam gereken şeyler var..böyle saçmalıklarla uğraşmamalıyım..somut bişiler bulmalıyım kendime..gerçekten olan birilerini..varmış gibi yapanlardan kaçmalıyım..

yazarken..
The Smiths - There Is a Light That Never Goes Out

13 Mart 2009 Cuma

nerdesin gloria??

ben ne zaman akıllanıcam acaba? bu kaçıncı hayal kırıklığın minik neslihan söyle bakalım..bence ben bunu bilerek isteyerek mazoşistik bi şekilde yapıyorum..baktım ki boşlukta gibiyim oyalanıcak bişi yok hoop hemen sarıyorum bi er kişiye..yakışıklı, zeki ya da öyle ya da böyle olmasına gerek yok..sağımda solumda kim varsa ona sarıyorum..sonra gelsin hayaller gitsin evlilik planları..adamın ne düşündüğümden zerre haberi yok tabi bu arada, o derece de iyi oyuncuyum çünkü..kendi yarattığım tek kişilik oyunu oynamaya başlıyorum..yapılan en küçük bi hareket bi saniyelik bi bakış bile ilanı aşk benim için..aha dizi dizime değdi kesin o da bişiler hissediyo..neden bana böyle anlamlı gibi baktı sanırım o da boş diil..bakarken sanki cazibeli gibi de güldü (nası oluyosa o gülüş artık bilinmez?!)..bazen bozuk konuşuyo benimle günün geri kalanı cehennem..o kadar muhteşem ki ve o kadar benim ki(!) nası yapar bunu acaba ben mi bişi yaptım paranoyaları..sonra yarattığım yalana daha da çok inanıp cozutuyorum..dinletilen şarkılar (ki hepsi öylesine şarkılar aslında), söylenen ufacık bi cümle (ki hepsi öylesine söylenmiş benim yerimde başkası olsa sadece taşıdığı anlamı veren normal cümleler..) aramızda yaşanan ve sadece ikimizin bildiği muhteşem devasa aşkın kanıtı..

sonra bişi oluyo ve ben rüyadan uyanıyorum..kaçınılmaz bi farkındalık başlıyo..gerçekler suratıma çaat diye çarpıyo..kalbimde garip lanet pislik gibi bi ağrı..salak bi çöküntü..birleşik yaşam formu haline gelen yatak ve ben..

yine oldu aynısı..

ps: yazının bütünlüğü ve mantıklı bi son için alınan kararlardan bi daha asla böyle bi yalana kendimi kaptırmıycamdan bahsetmem gerekiyodu güçlü kadınlara özgü cümlelerle..ama yemişim yazının bütünlüğünü..yoruldum ve mutsuzluktan başım ağrıdı..ağlatmalı şarkı açıp sigara içicem sanırım..sonra da gloria gaynor dinlerim belki..ayrıca bana bi daha öyle gülerse ağzını gözünü patlatıcam o adamın haberi yok..salak..

12 Mart 2009 Perşembe

the evolution of beauty..!!



çirkin kadın yoktur az alkol vardır lafı eskidi..ben yerine yenisini buldum..çirkin kadın yoktur,az photoshop vardır..


şimdi soruyorum ..madem bu işin özü böyleydi de biz neden yıllardır cosmo kızlarına bakıp bakıp depresyona girdik..bas hatunun suratına bi kilo makyajı ver parlak ışığı bilgisayarda kaşıyla gözüyle oyna..sonra bas bu fotoyu dergiye billboarda, yurdumun umutsuz ev hatunları boşu boşuna bunalıma girsin..yazık günah biri dur desin bu işe..zaten birilerinin böyle kusursuz olması gerekseydi tanrı el atardı bu işe..(bak adriana bile gülünce bi nebze mehpare oluyo, o da kusursuz diil..)

10 Mart 2009 Salı

içimdeki obua aşkı bambaşka!!!

bomboş yaşayıp gidiyorum anasını satıyım..saatler günler geçigeçiveriyo ben hiç bişi yapmıyorum..hayatımın sayılı günleri birer birer tükenirken benim yaptığım en üretici yaratıcı oyalayıcı iş buraya yazmak..onun da ne bana ne de okuyana faydası var..kendimi bildim bileli üşengeçim..kıçımın altında klozetimsi bi delik olsa önümde bilgisayar bi küçük televizyon..yemeğimi suyumu verseler misler gibi kalkmadan günlerce belki haftalarca yaşarım o şekilde..ama yaşayamam duş almam lazım o zaman da küçük yaşam platformumdan kalkmam lazım..olmadı bak bu..bütün düzen yerlebir oldu..ütopyaymış meğersem..

bişiler yapmak istiyorum..hayır şöyle adam gibi bi yeteneğim de yok ki takılıyım kendi kendime..ne biliyim bişi çalamıyorum küçükken bi gitar denemem oldu ama kaldı öle diğer kurslar gibi..obua çalmayı mı denesem acaba..nası bişeye benzer ki obua denen alet edevat..ben nerden duydum acaba adını..hemen gugıllıyım da öğreneyim obua neymiş..kültür dağarcığım genişlesin..bi boka yaramayan kelimeler yığınından ibaret beynim..

bişiler çalmak ya da spesifik bi spora başlamak için geç kalınmış olabilir..bu saatten sonra 10 parmak piyano çalıcak ya da puant giyip kuğu gölünden bi sahne sergilicek halim yok..ama içimde de cayır cayır yanan bi yaratıcılık ateşi..ne yapsam acaba yaa ne yapsam..geçen nette gezinirken özlem akın diye bi kadının çeşitli malzemelerden yaptığı küçük kadın kuklacıklarını gördüm..o kadar güzeller ki.. yani böle bişey sanırım benim yapmak istediğim ama biliyorum başlar başlamaz sıkılıcam yine..bazanın altı 5 sene önce gidilen ahşap boyama kursundan kalan yarım yamalak boyanmış çeşitli objelerle dolu..ööff sıkıldıım..

kendi kendini kendi sıkıntısıyla hunharca öldüren ilk insan olabilir miyim acaba?! neyse gidiyim de kendime ankastre klozetli küçük bi yaşam platformu kuruyim bari..evet bunu yapıyım..belki patentini falan alır zengin olurum..








bunlar özlem akın'ın yaptığı kuklalardan sadece üç tanesi..(çingene kız kesinlikle favorim!!)ve blogda okuduğum kadarıyla bu küçücük şeylerde kocaman emek var..
küçük kadıncıklarla ilgili daha fazlası için;


9 Mart 2009 Pazartesi

size does matter!!..hem de nasıl!!..

dünyaya geldiğimde yaklaşık beş kiloydum..bebekliğim çocukluğum hep besili tosuncuk modunda geçti..ergenliğe girdiğimde yaşıtlarımdan gözle görülür biçimde uzundum..ilerleyen yıllarda öss stresinin ilacı çikolata ve bilumum unlu mamüldür stratejisiyle genç irisi rütbesine ulaştım..lise mezuniyetimde giydiğim topuklularla yaklaşık 1.85 tim..dansa kaldırılma olasılığımı kendi ellerimle paramparça ettiğimdense haberim bile yoktu..zira sınıfta benden uzun adam yoktu ve bi iki tanesindense arpa boyu farkla kısa kalmıştım..bugüne gelirsek halk arasında tabir edildiği üzere "kapı gibi" kızım..boydan yana derdim yok hatta türk kadını ortalamasını düşünürsek memnun bile sayılabilirim..ama verilmesi gereken bikaç(!) kilom olduğu konusunda yalan söyleyemem..amaç tabi ki görüntü diil tamamen sağlık adına!!?..

şimdi size seslenmek istiyorum sevgili er kişiler!! dünya üzerinde ki bütün dişiler çıtı pıtı olmak zorunda diil..90 60 90 kainatın tılsımlı sayıları sayılmaz..ya da ne biliyim bütün kadınların saçları rüzgarda ahenkle dans edicek diye bi kural yok..hayır arkadaşım ayrıca sen adonis misin ki yanına afrodit kusursuzluğunda bi hatun dileyebiliyosun..kelsin, göbeğin var ve yaşın başını alıp gittikçe daha da kel ve daha da göbekli olucaksın..(istisnai durumlar var tabi ama onlarda takılıyolar zaten kendi kusursuz(!) best modıl of dı wörld yarışması kıvamında dünyalarında..)

ve siz çok sevgili anoreksik sevgi pıtırcıkları..bu kadar afra tafraya gerek yok..gün geliiiir devran döner a benim güzel kızlarım..bi depresyona girersiniz feleğiniz şaşar..ayrıca bi gün bitanenizin çıtır bacaklarını ayırıvericem hepinizin gözü önünde ibreti alem olsun..umarım yediklerinizi kusarken boğulursunuz..

ps #1: bana bu her tarafından kompleks fışkıran yazıyı yazdıran hayatımdan geçmiş ve hali hazırda yanımda bulunan bütün erkeklere sonsuz minnetlerimi sunmayı bir borç bilirim..adriana lima'yı anca rüyanızda görürsünüz benim bitanelerim..

ps #2:yukardaki küçük reklamımsı şey konuyla alakadar gibi..hem ayrıca şişman kadınların da kıçının fotokopisini çekmeye hakkı vardır..koskoca şirket olmuşsun ona göre makine yapsana be adam..hatun oturduğunda çat diye çekebilsin..çirkin şeyler bunlar yok daha büyük kağıt zıkkımı diye uyarı falan..bilmiyorum yani ben savunuyorum bu düşünceyi..

5 Mart 2009 Perşembe

rüya..

küçük bi kız çocuğu..yemyeşil gözlerinde okyanus..sarıya çalan saçlarında güneş..çok yürümüş, az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş..çok konuşmuş, bi o kadar susmuş ama hep gülmüş..gün gelmiş küçük kız durmuş..karşısında yol..devam etmeli..ama yol yabancı, ürkmüş kız..yol çağırmış..o yürümüş, yol büyümüş..yol büyüymüş..

düşmüş, kalkmış..dizleri kanamış..kabuk bağlamış sonra yaraları..durmamış, koşmuş, hayalleri kanatları olmuş, uçmuş..

zaman geçti..yol kıza aşık oldu..rüzgarlar nefesi oldu..yağmur sesi..söyledi kıza..kız güldü..

artık kız yok..yol da..kız yol oldu..yol da kız..

yazarken..
portishead-roads
mandalay-deep love
mandalay-beautiful

2 Mart 2009 Pazartesi

dut toplamıştık seneler önce..


zaman geçer..yavaş gibi ama aslında hıphızlı..daha dün gibi derim konuşurken, içerde oturan artık sırasını bekleyen hayatı boşvermiş adamın dut ağacına çıktığımızda başımızda bekleyişinden bahsederken..o zaman da dedeydi, yaşlıydı ama bu kadar değildi sanki..gözlerine bakmaya korkuyorum..gözlerim dolar diye..üzüldüğümü anlar diye..anlamasın..hep gülsün isterim senelerin izlerini taşıyan gözleri,beni güldürmeye çalışırken yorulsa bile..


zaman garipsin..korkutucu, bencil..sen yaşlanmassın diye mi bu acelen?


(öykü atölyesi-fotoğrafın dili)