önceleri herşey gayet masumane bi şekilde başladı..dedim ya hoca klasik yaklaşımdan pek hazetmiyo..illa ki etkileşim halinde işlicek dersi..kendince küçük bi tiyatromsuyla uygulamalı anlatıcak..halbuse bilmiyo ki ne gencecik fidanların yeni yeni yeşermeye başlayan özgüven tomurcukları çürüdü gitti bu yolda..işte o makus diyalog:
hoca: evet farilya şimdi seninle oynayalım küçük oyunumuzu!!
(ben burda bi gerildim zaten adımı duyunca..sırıtmaktan uyuşmuş beynime birden uyarı gidince afalladım bi toparlandım falan ama tamamen refleks..)
hoca: merhaba, ben bi cep telefonu almak istiyorum..yardımcı olabilir misiniz?
farilya: tabi..hoşgeldiniz öncelikle (gerçek bi satış elemanı her zaman kibardır) özellikle düşündüğünüz bi marka ya da model var mı? ( müşteriye atıyorum ki pası hani bak senin düşüncelerine önem veriyorum..sadece cüzdandan ibaret diilsin benim için gibilerden..bu arada sefil bi ciddiyet içindeyim bu önemli bi ayrıntı..)
hoca: aa bilemiyorum ama böyle şık bişi olsun, böyle inovativ son teknoloji bişi istiyorum..
farilya: haa, kem küm ne desem ki..(bekle bekle baya bi sus..) böyle dokunmatik klavyeli bişi olsa mesela!!!
evet ben bu embesil cümleyi kurdum..onlarca alternatif şık ve zekice cevap varken ben gerçek bi gerizekalı gibi bu kelimeleri sarfettim..dokunmatik klavye ne dersen hiç bilmiyor
um o an aklıma geldi..sonrasını hayal meyal hatırlıyorum..kızardım bozardım..böyle yüzüm yanıyo cayır cayır..ama yiğitliğe bok da sürdürmüyorum..hmm bak ne kadar da ilginç, dur şu altın tüyoları da not alayım da bir daha asla unutmayayım dokunmatik klavyeli telefon satarken işime yarayabilir modunda not tutmaya devam ediyorum falan ama dünya yalan artık benim için..
tamam itiraf ediyorum ben aslında zerre sallamazdım bu durumu çok da önemli diil neticede ama arka sırada oturan iki ipnenin ( bir zamanlarki can ciğerlerim şimdiki azılı nefretlerim, biri fındık burun hatta ) bi kere bile bu muhabbeti meze yapıp eğlenebilicek olmaları ihtimali beni asıl sinir eden..travmam hala yerli yerinde demek ki..yani ne gerek var ki..
neyse acılar paylaştıkça azalır derler ey blog dostu..ben de paylaştım işte o yüzden..içimdeki yangına bi nebze su serpebilmek adına..gerçi hep steve in başının altından çıkıyo ya bunlar neyse artık..
hoca: evet farilya şimdi seninle oynayalım küçük oyunumuzu!!
(ben burda bi gerildim zaten adımı duyunca..sırıtmaktan uyuşmuş beynime birden uyarı gidince afalladım bi toparlandım falan ama tamamen refleks..)
hoca: merhaba, ben bi cep telefonu almak istiyorum..yardımcı olabilir misiniz?
farilya: tabi..hoşgeldiniz öncelikle (gerçek bi satış elemanı her zaman kibardır) özellikle düşündüğünüz bi marka ya da model var mı? ( müşteriye atıyorum ki pası hani bak senin düşüncelerine önem veriyorum..sadece cüzdandan ibaret diilsin benim için gibilerden..bu arada sefil bi ciddiyet içindeyim bu önemli bi ayrıntı..)
hoca: aa bilemiyorum ama böyle şık bişi olsun, böyle inovativ son teknoloji bişi istiyorum..
farilya: haa, kem küm ne desem ki..(bekle bekle baya bi sus..) böyle dokunmatik klavyeli bişi olsa mesela!!!
evet ben bu embesil cümleyi kurdum..onlarca alternatif şık ve zekice cevap varken ben gerçek bi gerizekalı gibi bu kelimeleri sarfettim..dokunmatik klavye ne dersen hiç bilmiyor

tamam itiraf ediyorum ben aslında zerre sallamazdım bu durumu çok da önemli diil neticede ama arka sırada oturan iki ipnenin ( bir zamanlarki can ciğerlerim şimdiki azılı nefretlerim, biri fındık burun hatta ) bi kere bile bu muhabbeti meze yapıp eğlenebilicek olmaları ihtimali beni asıl sinir eden..travmam hala yerli yerinde demek ki..yani ne gerek var ki..
neyse acılar paylaştıkça azalır derler ey blog dostu..ben de paylaştım işte o yüzden..içimdeki yangına bi nebze su serpebilmek adına..gerçi hep steve in başının altından çıkıyo ya bunlar neyse artık..