15 Şubat 2010 Pazartesi

last train to wherever..

küçüktük..havuzdan gelirdik..sucuklu kaşarlı ekmeklerimizi yerken trt1 i açardık çünkü bitek o çekiyodu yunan adalarına karşı..ay savaşçısını izlerdik..sonra okyanus kızı mı ne öyle bişey vardı..o başlardı..küçüktük biz o zamanlar..bilmiyoduk ölüm diye bişey olduğunu..usaki tusukino'yla mamoru'nun imkansız aşkıydı bizi üzen tek şey..yaşadığımız en büyük entrika ken'in barbi'yi öteki afro sürtükle aldatmasıydı..ama biz büyüyünce yakışıklı ve iyi adamlarla evlenicektik..hem onlar bizi aldatmıycaklardı ve daha neler neler..sonra o öldü..küçüktü ama öldü..ben ağladım..sonra ben büyüdüm..herkes gibi alıştım..insan alışabilen varlık..ölüme ve gidenin yokluğuna bile alışabilmek garip..

bugün aklıma geldi..gidişinin üzerinden kaç sene geçtiğinden bile emin değilim..değer vermediğimden değil..bilmiyorum belki de kabullenmediğimden..hem yaşlılar ölmez mi önce..

garip hissediyorum küçüklüğümüzü hatırlayınca..hani bi şarkı var ya biz büyüdük ve kirlendi dünya diyen..allahım ne kadar doğru..küçükken ne kadar uzağız iki yüzlülükten, hasetten, nefretten, hatadan, pişmanlıktan..büyüdükçe boka sarıyo ruhumuz..onunki sarmadı..tertemiz gitti geldiği yere..böyle aptal sıradan cümlelerde arar insan teselliyi çaresiz kalınca..

nerde olduğunu bilmiyorum şimdi..umarım güzel bi yerdesindir karabiber..burda insanlar sen bıraktığından beri daha da kötü oldular..ha bi de senden sonra barbi de terketti zaten ken'i..