6 Şubat 2010 Cumartesi

kadehimi vurdum..

daha önce de bahsetmiştim yunan kültürüne ve bilhassa müziğine olan hoşlantımdan..ama bi şarkı var ki söyleyen öyle vasilis, kostas falan diil..bildiğin bizim minik serçe..ne zaman dinlesem kendimi böyle akşam üzeri şıkır şıkır deniz kıyısında hafiften demlenirken hayal ederim..azıcık rüzgar da esebilir..güneş yanıkları ferahlar böyle tatlı tatlı..

bu şarkıyı ilk duyduğumda hasret acısı çekmekten çok çok uzaktaydım..yaş 12 civarları falandı sanırım.. burda bahsettiğim onyedilik yunan tanrılarıyla beraber sene sonu gösterisi hazırlamıştık..baya baya büyük çapta bi "prodüksiyondu"..rutkay aziz vardı, şiir okumuştu hepbir olalım kardeş olalım konulu..sonra taner barlas hazırlamıştı bizi oyuna..ve orda bu şarkıyı sevmekten öte tapındığım bi müzik öğretmeni söylemişti yumuşacık sesiyle..( asla unutmam dediğim kadının ismini unutmuşum içim bi garip oldu..) sonra sonra yaş büyüdü, kalbim hep biyerlerde kaldı, şarkı anlam dolmaya başladı..

neyse pirim kısaca ben rebetikoyu, egeyi ve aşık olmayı severim..