
Elin adamlarında
Sevgi dediğine bir bak zaten etrafında
Leyla'ya mecnun göçeli çok oldu
İmkansız artık onların aşkını arama
Hani çocuktuk saftık
Aşk var sanardık ama artık
Nahımda var aşk vazgeç arama sorma.
burdan bakınca herşey ne kadar da güzel diy mi beyatris?..

az önce camda sigara içerken karşıki apartmana annesiyle giren bi çocuk gördüm..10 yaşlarında falan..annesinin elinde bi pastane poşeti..anne önde oğul arkada girdiler içeri..
hüzünler başıma vurdu yine..bir garip hal içindeyim dünden beri..bayadır konuşmuyoduk kendisiyle ki sık sık konuşmayı gerektiricek bi mıçmıçlığımız da yok zaten..
bi sebepten dubai hayali peşine düşmüştüm..nerde yenilir,nerde eğlenilir, hangi ev kaç para..böyle uzayıp giden bi araştırma içindeydim..ki ona rastladım..genç bi adam..türkiye den göçmüş gitmiş..dubai de yaşamaya başlamış..macerasını yazıyo..nereleri görmüş, neler yaşamış, ne yemiş,ne içmiş..güzel de yazıyo..bi yandan hem çalıyo hem söylüyo..hep dinlediğim şarkı onun en sevdiği..eğlenceli, sanki ben gibi..sonra hiç yapmadığım bişey yapıyorum ve iletişime geçiyorum..msn denen merette konuşmaya başlıyoruz..ukala,narsist, burnu bi karış havada..sanki herşeyin en iyisini o biliyo gibi..ben "küçük bi kız bööle" yim ona göre..öğrenmem gereken çok şey var onun engin bilgi deryasının yanında..benimki bi nevi sidik yarışı..en az senin kadar olgunum demeye çalışıyorum..nedense hep çuvallıyorum..bi şekilde üste çıkmayı başarıyo her defasında..ama yine de kabul etmiyorum yenilgiyi..laf yetiştiriyorum sürekli ama o son sözü söylemiş konuyu kapamış bile çoktan..
böyle böyle ben bi garip oluyorum..hoşlanmak, aşık olmak..hayır..bunlar diil ama farklı bişey..laf yetiştirilmesi zor, ağzı laf yapan küçük kız ilk defa biriyle tartışırken zorlanıyo..kitlenip kalıyo çoğu kez..adam bi bambaşka..benim durduğum yerde o bi toz bulutu..içinden cümleler çıkan bi toz bulutu..o öyle diyo kendisine..kadınlarla arkadaş olamam diyo..ben dişifobiksin diyorum kabul etmiyo..türkiye ye geldiğinde beraber kahve içmekle tehdit ediyorum..gülüyo..
toz bulutu evlenmiş..dün karşılaştık uzun aradan sonra msn de..evlendim de geldim dedi..güldüm..
az önce evde öle dolanırken telefon çaldı..507 li bi numara baktım numarayı tanımıyorum..ne zaman tanımadığım bi numara arasa böyle bi gerilirim..çaldı baya sonra belki önemlidir diye açtım..tam alo dedim ki dumurlardan dumur beğendim.. 
böyle bi şarkı türkü olsun kafamı dinliyim..kendime döniyim, dimağım parlasın, düşüncelerim yerine otursun..hafiften nirvanaya yanaşayım dediğim de açar açar dinlerim..dinledikçe dinlenirim..
hani böyle filmlerde olur ya esas kız uyuyodur..eli umarsızca avuç yukarı bakıcak şekilde kafanın yanındadır..saçlar nasıl olduysa mükemmel bi şekilde yastığa serpiştirilmiştir..rüya da cennet bahçelerinin ballı ırmaklarını mı görüyo artık bilinmez, suratında bi tebessüm..sonra sabah bi uyanır, pürüsüz bi ten, yine aynı dehşetengiz tebessüm..böyle yeni güne merhaba dercesine gerinir falan..saçlar dağılmış gibi aslında ama on numara..esas oğlanla çılgın bi gece geçirilmiştir ama nasıl oluyosa halan daha nur akmaktadır kızımızın yüzünden..böyle şıkır şıkır parlamaktadır..
bu kadar şey yazdım ama seni yazmadım..düşünmedim diil aslında ama havadan sudan yazmak kolay..seni yazmak, sana yazmak zor..aslında doğru kelime zor da diil sanki..ama bi garip işte sen bildin beni..herşeyimi bildiğin gibi..gözlerimden içimi gördüğün gibi..
yazasim geldi madem yazayım ne işim var ki? bu sefer de yunan kültüründen ve benim bu nadide kültüre olan sevgimden bahsediyim..seviyorum ben komşuyu..tarihte yaşanmışlık var bi nebze ama geçmiş gitmiş..karıştırmamak lazım..
kısmet tabi..
bugün pazartesi..yeni hafta yeni hayat olsun..annemle ananemin evde olmamasından faydalanıp evde gözüme batan, enerjimi adeta vakumlayıp beni eciş bücüş bi gollum a çeviren, gereksiz, amaçsız ne kadar eşya varsa atıcam..biliyorum geldikleri zaman biri tutucak biri vurucak ama buna değer..hem napıyim, ben hiç bi zaman yapma çicek sevmedim bunu anlamalılardı..biraz sonra mental olarak kızgın kumlardan serin sulara atlıycam:)
biliyorum fazla dramatik oldu ama başka türlüsü olamazdı durum o kadar vahim çünkü..dün little miss sunshine la ilgili bişiler okurken dikkatimi geçti..önce bi iki resimlere baktım..sonra bikaç tane vidyo izledim..o zaman durumun ne kadar vahim olduğunu daha iyi anladım..o fotoğrafları verirken gülen küçücük kızlar, gözlerine rimel sürülürken saçları yapılırken ağlıyolar..bi tanesini canavar annesi tutmuş omuzlarından silkeliyo daha iyisini yapabilirsin diye,ynaklarına küçük tokatlar atıyo..kuliste ağlayan kızlardaki nası bi şartlanmasya artık..sahneye çıktıklarında hepsinin suratında insanı buz gibi hissettiren aynı gülümseme..
sanırım bıktım artık..söyle bakalım minik farilyacık nelerden bıktın? hemen cevaplıyım seni bitanecik içsesim..etrafımdakilerin mış gibi yapmalarından ama küçük beyinlerinin içindekilerin ne olduğunu az çok tahmin etmekten, hatta adım gibi bilmekten ama yine de göz yummaktan..hayatında sahip olduğu hiç bişeye kendi çabasıyla sahip olmamış ve sürekli başkalarının finansmanına ve menejerliğine ihtiyaç duyan zavallı insanlardan..kendisini, yaşını, yüzünü, bedenini inkar edenlerden..etrafındakilere ve daha da kötüsü kendine yarattığı vitrin akımken, özbenliği bokum olanlardan.. aylar geçmesine rağmen içimdeki mide bulantısıyla karışık şüpheden..ona bok gibi aşık olmama rağmen (ya da belki de aşk dildir çok yüksek dozda hoşlanmaçtır bilinmez) ötesinde berisinde kankator gibi dolanmaktan..içimden karşımdakinin kafasına kusmak gelirken kurallar uğruna canısı, cicisi, aslansın, kaplansın demekten..hergün aynı şeyleri yapmaktan..hayallerime ulaşamadan ölme korkusuyla yaşamaktan..derdimi anlatamamaktan..hep aynı şeyleri duymaktan..ama çözüm sunulmamasından..çözüm üretmeme izin verilmemesinden..hayatı görmezden gelip, kurduğu hayallerle yaşama tutunanların acınasılığına şahit olmaktan..ve kafasındaki bütün bokları gerçekleştirebilicek potansiyele sahip olmasına rağmen sürekli kendine bahaneler üreten sürekli erteleyen kendimden bıktım..
*Kenan Evren "Genç Bakış" programında 36 kişinin idan kararı için "o idam kararlarını imzalarken ellerim hiç titremedi.." diyerek tarihimize buz gibi bi cümle kazandırdı.(2 yıl)





yapmam gereken şeyleri hiçbi zaman zamanında yapamıyorum..tembellik ve üşengeçlik karışımı bişeyden oluşmuşum zahir..mesela bugün iki tane vizem var..hem de baba derslerden..marketing management ve human resource management..ve ben geçen cumadan beri her akşam "evet yarın oturuyorum adam gibi çalışıyorum ikisine de.. yoksa patlıcam yine..evet evet yapabilirim diğerleri nasıl yapıyo..ben de oturup normal öğrenciler gibi ders çalışabilirim.." modunda takılıyorum..sonuçta noldu makus güne geldik ve ben henüz iki dersin de notlarının tek bi sayfasına bakmadım..marketing management a otobüste bakarım bi de yarım saatim falan kalıcak sınavdan önce..sınıftaki tüm hafta ineklemiş arkadaşlarımın soru ihtimalleri konulu tartışmasını da dinledim mi tamamdır.. human resource un sınavı altı da..bu da bana 3 saatlik bi çalışma süresi demek..hooopp canım kütüphane bitanem kütüphane..
bugün 18 mart..çanakkale şehitlerini anma günü..tüm kanallardaki haberlerde şehitlikler gösteriliyo..hepsinde oğullarının mezarı başında ağlayan şehit anneleri..annelerden biri sitem dolu bi sesle cevap veriyo muhabire.."benim oğlum şehit oldu ne için? kim için?" ve sesindeki elle tutulur kırgınlıkve acı sanki tokat gibi.."doğru ya, vatan için.."
okan bayülgen ve eşi şirin kızımız çocuk bekliyolar tüm kamuoyunun gözüne sokulduğu üzere..ne kadar da güzel.. allah analı babalı büyütsün işallah, amin..hatta kadına resmen saygı duydum o hovarda, nerde akşam orda sabah adamı evinin kocası çocuğunun babası yapabildiği için..buraya kadar herşey gayet güzel..ancak çiçeği burnunda çiftimiz (!) ucundan kıyısından marjinal olduklarından olsa gerek doğucak kızlarının adını "İstanbul" koymaya kadar vermişler..neticede son derece yuuğnik ve bi o kadar da anlam ihtiva eden bi isim ama ben yadırgadım nedense.. belki de benim vizyonum dardır, hayata karşı at gözlüklerim vardır ondan garipsemişimdir..henüz annesinin karnında ikamet eden "İstanbul Bayülgen" e şimdiden sağlıklı ve mutlu uzun ömürler diliyim bari bitirirken..
bugün farkettim ki kendimi toparlamayı öğrenmişim..bundan bikaç ay önce olsa iki gün yataktan çıkmaz, duş almaz ve çılgınlar gibi yemek yerdim..ama bugün gayet normal devam ettim hayata..sanki hiç bişi olmamış, hiç kırılmamışım gibi..ayakta kalmayı öğreniyorum galiba..bu ne kadar güzelmiş..gerçekten güçlü hissetmek..vitrin bi güçten bahsetmiyorum..mahsun bıçkınlığında yıkılmadım ayaktayım diil yani..yürekten gelen ve insanı kıpır kıpır yapan şey benim dediğim..ve sanırım ben de ondan bi miktar var..
ben ne zaman akıllanıcam acaba? bu kaçıncı hayal kırıklığın minik neslihan söyle bakalım..bence ben bunu bilerek isteyerek mazoşistik bi şekilde yapıyorum..baktım ki boşlukta gibiyim oyalanıcak bişi yok hoop hemen sarıyorum bi er kişiye..yakışıklı, zeki ya da öyle ya da böyle olmasına gerek yok..sağımda solumda kim varsa ona sarıyorum..sonra gelsin hayaller gitsin evlilik planları..adamın ne düşündüğümden zerre haberi yok tabi bu arada, o derece de iyi oyuncuyum çünkü..kendi yarattığım tek kişilik oyunu oynamaya başlıyorum..yapılan en küçük bi hareket bi saniyelik bi bakış bile ilanı aşk benim için..aha dizi dizime değdi kesin o da bişiler hissediyo..neden bana böyle anlamlı gibi baktı sanırım o da boş diil..bakarken sanki cazibeli gibi de güldü (nası oluyosa o gülüş artık bilinmez?!)..bazen bozuk konuşuyo benimle günün geri kalanı cehennem..o kadar muhteşem ki ve o kadar benim ki(!) nası yapar bunu acaba ben mi bişi yaptım paranoyaları..sonra yarattığım yalana daha da çok inanıp cozutuyorum..dinletilen şarkılar (ki hepsi öylesine şarkılar aslında), söylenen ufacık bi cümle (ki hepsi öylesine söylenmiş benim yerimde başkası olsa sadece taşıdığı anlamı veren normal cümleler..) aramızda yaşanan ve sadece ikimizin bildiği muhteşem devasa aşkın kanıtı..çirkin kadın yoktur az alkol vardır lafı eskidi..ben yerine yenisini buldum..çirkin kadın yoktur,az photoshop vardır..
şimdi soruyorum ..madem bu işin özü böyleydi de biz neden yıllardır cosmo kızlarına bakıp bakıp depresyona girdik..bas hatunun suratına bi kilo makyajı ver parlak ışığı bilgisayarda kaşıyla gözüyle oyna..sonra bas bu fotoyu dergiye billboarda, yurdumun umutsuz ev hatunları boşu boşuna bunalıma girsin..yazık günah biri dur desin bu işe..zaten birilerinin böyle kusursuz olması gerekseydi tanrı el atardı bu işe..(bak adriana bile gülünce bi nebze mehpare oluyo, o da kusursuz diil..)
dünyaya geldiğimde yaklaşık beş kiloydum..bebekliğim çocukluğum hep besili tosuncuk modunda geçti..ergenliğe girdiğimde yaşıtlarımdan gözle görülür biçimde uzundum..ilerleyen yıllarda öss stresinin ilacı çikolata ve bilumum unlu mamüldür stratejisiyle genç irisi rütbesine ulaştım..lise mezuniyetimde giydiğim topuklularla yaklaşık 1.85 tim..dansa kaldırılma olasılığımı kendi ellerimle paramparça ettiğimdense haberim bile yoktu..zira sınıfta benden uzun adam yoktu ve bi iki tanesindense arpa boyu farkla kısa kalmıştım..bugüne gelirsek halk arasında tabir edildiği üzere "kapı gibi" kızım..boydan yana derdim yok hatta türk kadını ortalamasını düşünürsek memnun bile sayılabilirim..ama verilmesi gereken bikaç(!) kilom olduğu konusunda yalan söyleyemem..amaç tabi ki görüntü diil tamamen sağlık adına!!?..
şimdi size seslenmek istiyorum sevgili er kişiler!! dünya üzerinde ki bütün dişiler çıtı pıtı olmak zorunda diil..90 60 90 kainatın tılsımlı sayıları sayılmaz..ya da ne biliyim bütün kadınların saçları rüzgarda ahenkle dans edicek diye bi kural yok..hayır arkadaşım ayrıca sen adonis misin ki yanına afrodit kusursuzluğunda bi hatun dileyebiliyosun..kelsin, göbeğin var ve yaşın başını alıp gittikçe daha da kel ve daha da göbekli olucaksın..(istisnai durumlar var tabi ama onlarda takılıyolar zaten kendi kusursuz(!) best modıl of dı wörld yarışması kıvamında dünyalarında..)
ve siz çok sevgili anoreksik sevgi pıtırcıkları..bu kadar afra tafraya gerek yok..gün geliiiir devran döner a benim güzel kızlarım..bi depresyona girersiniz feleğiniz şaşar..ayrıca bi gün bitanenizin çıtır bacaklarını ayırıvericem hepinizin gözü önünde ibreti alem olsun..umarım yediklerinizi kusarken boğulursunuz..
ps #1: bana bu her tarafından kompleks fışkıran yazıyı yazdıran hayatımdan geçmiş ve hali hazırda yanımda bulunan bütün erkeklere sonsuz minnetlerimi sunmayı bir borç bilirim..adriana lima'yı anca rüyanızda görürsünüz benim bitanelerim..
ps #2:yukardaki küçük reklamımsı şey konuyla alakadar gibi..hem ayrıca şişman kadınların da kıçının fotokopisini çekmeye hakkı vardır..koskoca şirket olmuşsun ona göre makine yapsana be adam..hatun oturduğunda çat diye çekebilsin..çirkin şeyler bunlar yok daha büyük kağıt zıkkımı diye uyarı falan..bilmiyorum yani ben savunuyorum bu düşünceyi..
