28 Mart 2009 Cumartesi

bi kısıra tav oldum..

az önce camda sigara içerken karşıki apartmana annesiyle giren bi çocuk gördüm..10 yaşlarında falan..annesinin elinde bi pastane poşeti..anne önde oğul arkada girdiler içeri..


ne zordur tanımadığın eve aile oturmasına gitmek..tanımadığın insanlar..tanımadığın eşyalar..o da ev aslında, televizyon falan var ama bi garip..ev sahibi de anne ama başka gibi sanki..yaşıtın çocuk varsa zaten zor..

bu işkencenin iki türü var..çocuklu ev..çocuksuz ev..eğer çocuklu eve düştüysen herşey daha da zor.."hadi bakalım farilya,bak kardeş seninle aynı yaşta hadi tanışın kardeş kardeş oynayın..." bi dakka ya..ben bu çocuğu tanımıyorum ayrıca nerden kardeşim oluyo..bi de gıcık bi tipi var..oyun oynamaya kalksak kesin mızıkır..evin annesi sürekli kendi çocuğundan bahseder..buna karşılık misafir anne karşı atağa geçer (benim ki bu konuda fenaydı,nice anneler yitip gitti karşısında)..kek kurbiye falan vardır, kısır olmazsa olmazdır..sürekli bişeyler ikram edilir..sürekli bi ısrar..çocuk kendisi olmaktan çıkar..yabancı bi otlağa salıverilmiş küçük bi ceylan yavrusundan bi farkı kalmaz..

bi de çocuksuz eve gidilen misafirlik var ki diğerine her zaman tercih etmişimdir..bu evler genelde yaşlı teyze evleridir..küçüklüğümden beri çok sevmişimdir yaşlı teyze evlerini..eşyaların sanki ruhu vardır, heryerde bi anı..genelde siyah beyaz fotoğraflar..en sevdiğim yaşlı teyze evi burda bahsettiğim elif teyzenin eviydi..camlı bi dolap vardı..bi sürü likör şişeşi bi de fotoğraflar vardı içinde..sonra salonun duvarındaki devasa (gerçekten devasa) tablo..ne zaman gitsem kitlenip kalırdım..

neyse kısaca çocukken anneyle misafirliğe gitmek tam bi kaostur:)